Geceye hükmü geçmiyor çoğu zaman koca bir görkemle doğan güneşin. Saçtığı o dipsiz ışığın veya koca evreni kavuran o en yakıcı sıcaklığının bir önemi yoktur gecede üşüyenler için. Çünkü o sabahta tıpkı önceki sabahlar gibi soğuk ve karanlıktır. En çok umudu elinden alınmış, hayallerine paslı kilitler vurulmuş ve geleceği çalınarak geçmişin dipsiz kuyularına atılmış olanlar üşür böyle günlerde. Bir türlü dağılmak bilmeyen bir sis gibi çöküverir çaresizlik sanki bir çift el dolanıverir boğazına. Söylemek isteyip sustuğu her söz bir nehir olup akıverecekmişcesine dolar dilinin ucuna. Artık önemi olmadığını bilse de haykırmak ister son kez. Tıpkı bir mahkumun son isteğini dillendirirken bunun anlamsızlığını bildiği halde haykırdığı gibi. Oysa ne çok kelime ne çok hasret biriktirmiştir içinde geceye inat…

Karagöl-Artvin

Karanlık koyulaştıkça tükeniyorsa umutlar bir tek mağlubiyete dayanacak gücün kalmış demektir. Bildiğinin yetmediği zamanlar çoğalıyor bilmediklerin seni bir girdap gibi içine çekiyorsa geç kalmışsın demektir aydınlığa ulaşacağın trenin kalkış saatine. Seçtiğin her yol seni çıkmaz sokağa götürüyorsa bir kez daha kontrol etmelisin doğru adres olup olmadığını elindekinin. Yılmak vazgeçmek kolay olan sabredip savaşmaksa zor ve zahmetlidir, karanlıktan sıyrılmayı göze aldığın zaman cesaretini kırmadan atlamalısın ateşe.